Amerika'ya Giderken..

Amerika'ya Uçak Yolculuğu


Uluslararasi ucuslarda en az iki saat onceden havaalaninda bulunmaniz gerekmektedir. Bu cok onemlidir. Yani ucagin kalmasina 1 saat 30 dakika kala  giderseniz sizi geri gonderirler. Local ucuslarda ise 45 dakika oncesi yeterli, ama  yine de sira olabilecegini dusundugunuz zamanlar daha erken gitmek yararli olur.

Havaalanina geldiginizde once yapmaniz gereken hangi sirket ile gidecekseniz  onlara ugramak ve biletinizi almaktir. Biletiniz daha onceden aldiysaniz bile valizlerinizi birakmak ve havaalanina vardiginizi belirtmek (check-in) yapmak, ve kapidan gecis icin gerekli belgeyi almak icin ugramak zorundasiniz.

Simdilerde hemen hemen butun hava yolu sirketlerinin giselerinin onunde kiosk gibi elektronik sistem ile kendi check in inizi yapip biletinizi print edebilir hatta valizinizi de birakabilirsiniz.

Daha sonra valizlerinizi ya oradaki gorevli etiket yapistirarak alir yada sizden bagaj bolumune birakmanizi ister. Oradaki gorevli valizinizin kilitli olup olmadiginiz sorar. Kilitli ise acmak zorundasiniz yoksa kilidi kirarlar.

Eger gec kalacaksaniz havaalani arayip bilgilendirirseniz size bir sonraki ucaktan yer ayarlamak daha ugrastirici oldugu icin ucagi yarim saate kadar bekletirler. Veya baska bir degisle siz birilerini beklemek icin yarim saat ucak icinde bekleyebilirsiniz. Onun icin aktarmali ucuyorsaniz en az bir saat zaman olsun 

arada.


Guvenlik kapisindan gecerken ayakkabilarinizi, cantanizdaki elektronik pilli elektronik esyalari (laptop gibi), uzerinizdeki veya tum metalleri oradaki kaplara birakmaniz istenecektir. Ayrica rasgele secilen kisileri veya sadece cantanizi acmak ve incelemek icin de sizi kenara cekip arama yapabilirler.

Kapidan gectikten sonra ilk olarak ucak tarifelerine bakip ucaginiz ile ilgili son bilgileri ogrenin. Genelde ucaga bineceginiz Gate degisebilir, veya ucus saati degisebilir. Buyuk havaalanlarinda Concourse denilen bolumler vardir. Genelden her buyuk havaalani sirketinin bir concourse si vardir. Bu Concourse ler arasi uzak oldugu icin trenler veya otubus hatlari vardir. Bunlarin nerede oldugunu hemen tesbit ediniz. JFK, LGA, LAX, ve SFO gibi havaalanlari cok buyuk oldugundan guvenlik kapisindan gectiktensonra ilgili Gate ulasmaniz uzun zaman alabilir, onun icin yemek veya tuvet ihtiyaciniz var ise kendi Gate inizi bulduktan sonra halledin.



Ucaga bindiginizde kendinizi rahat hissedin, karninizin ac olmadigindan emin olunuz, (kusmamak icin) kaninizda su, cukulata, dergi, walkman, gibi seyler bulundurun. Ucak kalkarken ozellikle buyuk ucaklar yuksek hizlarla yukseldiklerinden ve guvenli ucus yuksekligi daha buyuk oldugundan cok kisa surede cok yukseklere cikmak zorundadir. Bu da kalkis sirasinda biraz yuzunuzu gerecektir. Guvenli ucus yuksekligine ulasildiginda kemerlerinizi cikarip tuvalete gidebilir, laptopunuzu acip walkman dinleyebilirsiniz. Ozellikle uluslararasi ucuslarda yemek servisi verilemektedir. Diger ucuslarda ise soda 
ve cerez dagitilmaktadir.

Eger cikis kapilarinin yaninda oturuyorsaniz sizden acil bir durum aninda kapiyi acma sorumlulugunu kabul edip etmediginiz sorulacaktir. Eger bu sorumlulugu yerine getirmek istemiyorsaniz bildirin ve yerinizi degistireceklerdir.

Yolculuk sirasinda uyumayi dusunuyorsaniz, boyun yastigi ve ozellikle kucuk ucak ile ucuyorsaniz cok gurultulu olacagindan gurultu kesici boise kulakliklardan almaniz tavsiye edilir.

Ucagin ozellikle kotu hava kosullarinda tirbulansa birmesi oldukca dogaldir. Korkulacak birsey yok, bu durumlarda zaten pilot onceden size anons yaparak kac dakika surecegini ve ne kadar siddetli olacagini belirtecektir.

Yolculugun en tehlikeli ani ucagin yere inmesidir. Tekerleklerin yere vurdugunu hissettiyseniz ve kanatlardaki frenlerin acildigini gorduyseniz yolculugunuz bitmis demektir. Ama ucaktan inmeniz yarim saati, bavulunuzu almaniz bir saati ve havaalanini terketmeniz iki saati alabilir. Ozellikle uluslararasi ucuslarda bu zaman artar.



TECRÜBELİSİNDEN NOTLAR:


Uçak Bileti

Eğer Milli Eğitim burslusuysan ilk biletini gidiş olarak senin için alırlar. Daha sonra Türkiye’yi ziyaret etmek istersen kendi biletini kendin alırsın gidiş-dönüş.


Hava Alanı

Amerika’da on bir Eylülden sonra kontroller çok sıkılaştırıldı. O yüzden Amerika’dayken uçağa bindiğinde ayakkabılarını çıkartıp x ışınlarından geçirmen istenebilir. Buradaki kontroller dünyanın diğer yerlerine göre çok daha fazla.

Artık uçağa binerken tırnak makası veya ufak dikiş makası almak bile yasaklandı. Amerika içinde yolculuk yaparken bütün yolcular valizlerini X ışınlarından kendileri geçiriyorlar. O yüzden hava alanına erken gitmeni tavsiye ederim. En az üç saat önceden git.


Uçakta ne yapılır?

Eğer daha önce uçağa hiç binmediysen söyleyeyim, uçak aynı otobüs gibi, yalnızca çok daha güvenli. Neden daha güvenli; çünkü uçak mühendisleri tarafından yapılıp kontrol ediliyor ve genelde ordudan emekli olmuş pilotlar tarafından kullanılıyorlar; yani yapımında ve kullanımında rol oynayan insanlar genelde bir otobüs şoförüyle karşılaştırılmayacak kadar çok eğitimli ve kurallara uyan insanlar. Kaç defa Amerika’ya giden veya gelen bir uçağın düştüğünü duydun haberlerde? Terörist saldırının olduğu kötü gün hariç böyle olaylar olmadı.

Otobüsle karşılaştırınca uçağa çok daha fazla para veriyorsun, bu sayede çok daha fazla servis veriyorlar sana. Genelde okyanusu aşarken, kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği verilir. Arada atıştırmak için kraker falan gibi şeyler getirirler ve içkiler bedavadır. Amerika’ya ilk defa gelirken hele yirmi bir yaşının altındaysan alkollü içki içmeni tavsiye etmem. Düğmeye basıp hostesi çağırıp istediğin bir şey varsa söyleyebilirsin.

Tuvalete gidince eğer oturman gerekiyorsa oturmak için ortası çıkartılabilen ince kağıtları oturağın üzerine koyup oturursun. Tuvalete o kağıt ve tuvalet kağıdı hariç hiç bir şeyi atamazsın; çünkü tuvaleti kilitlersin ve tuvalet kullanılmaz hale gelir. Uçakta fazla tuvalet yok. Tuvalette sigara da içilmez; eğer sigara içen biriysen bütün yolculuk boyunca sigara içmeyi kafandan çıkar. Çünkü havada ve Amerika’da kurallar çok katıdır: Ya para cezası ya da hapis cezası alırsın. Amerika’da hapise girmek hiç de iyi bir şey değil. Genelde Amerika uçaklarında gizli görevli polisler bulunur, eğer sigara içmeye falan kalkarsan seni gelir etkisiz hale getirebilirler.


Ne getirmek gerekir?

Benim zamanımda annem iki tane valiz, iki tane de sırt çantası yapmıştı. Yastık yorganından tut da çay bardağına ve tavasına kadar her şeyi koymuşlardı valizlerin içine. İlk gidiş için bu komik olsa da kötü bir fikir değil; ama dikkat etmen gereken şey tek valizin yirmi kiloyu iki valizin kırk kiloyu geçmemesi. Bunun için hava alanını arayıp sor; ama kurallar daha da zorlaştırıldı son günlerde. Fazladan ağırlık için fazladan para ödemek zorunda kalabilirsin. Ayrıca tek başına gidiyorsan bu eşyaları taşımakta zorlanabilirsin. Benim tavsiyem iki bavulu öncelikle kesin olarak ihtiyacın olan şeylerle doldurmak.

Mesela öncelikle my.yahoo.com ya da www.weather.com a gidip gideceğin yerin iklimini ve gideceğin andaki hava koşullarını öğren. Genel olarak eğer kuzeye gideceksen soğuk bir hava, güneye gideceksen sıcak bir hava olur. Denize kıyısı olan yerler bazen kıyısı olmayan yerlere göre daha ılımlı bir iklime sahiptir. Florida gibi denize kıyısı olan bir yerde ise tropical fırtınalarla karşılaşabilirsin.
Los Angeles için kış ayları genelde iki ay sürer. Soğuklar genelde kasım ayının sonlarına doğru başlar. Ben Los Angeles’ta yıl başı gününde havuza girdiğimi de hatırlarım. Arasıra aralık ve kasımda yağmur olur. Şubat ve mart genelde soğuk olur. Nisanda yağmur yağar. Diğer aylarda genelde kısa kollu gömlekle dolaşabilirsin. Mesela ben şortlarımı ekim ayında ortadan kaldırıyorum. Amerika aynı Türkiye gibi dikdörtgen şekline sahip ve kuzey yarım kürede olduğu için Türkiye’dekine biraz benzer iklim gibi düşünülebilir.

Gelirken kıyafet olarak iç çamaşırı ve çorap gibi şeyleri bolca getir. Mesela ilk gelişin için yirmişer çift iyi olur; çünkü evinde çamaşır makinesi yoksa, çamaşırhaneye gitmek için zamanın veya araban olmayabilir. Amerika’da kıyafetler Türkiye’dekinin en az üç katı daha pahalı. Bazen burada Türk malı kıyafetler görüyorum. Mesela Türkiye’de yapılmış bir gömlek $200. Bu biraz abartı oldu gerçi; ama tavsiyem giyecek alış-verişini Türkiye’de yapman.

Ayrıca para getirirken eğer yüksek miktarda para getiriyorsan bunu cebine koyup getirme. Cebine en fazla $200-$300 falan koy. Geri kalanını bir şekilde sakla. Mesela annene söyle sana bir tane insanların kolayca ulaşamayacağı gizli cep diksin. Valize falan koymaya kalkma bence paranı; çünkü X ışınları baya güçlü olarak çalışıyor bugünlerde. En iyi yöntem Travellers Checks veya visa gift card gibi şeyler getirmen. Eğer bunları kaybedersen bir telefon açıp iptal ettirebiliyorsun; yani çalınsa bile kullanılamıyor.

Yiyecek türü şeyler getirmeni tavsiye etmem. İlle de getireceğim diyorsan paketlenmiş türden kurabiye gibi hamur işi falan getir. Sucuk veya et mamülü getirme; gümrükten geçemezsin.


Pasaport

Eğer annen veya baban devlet memuruysa ve de on sekiz yaşının altındaysan yeşil pasaport alabiliyorsun; ama yapma. Direk git ve öğrenci pasaportunu al; çünkü bu sayede her şey cok daha kolay olur senin için. Öteki türlü Amerika’daki kontrol görevlilerinin kafasını karıştırmak istemezsin; çünkü uçak kaçabilir. Uçak kaçarsa parayı sen ödemek zorunda kalırsın.

Milli Eğitim Bakanlığı ögrencilerinin pasaportları harçsız; ama her zaman bir başvuru ücreti var. Tavsiyem pasaportun bittikten sonra ya da bitmeden az önce bulunduğun şehirdeki konsolosluğa gidip pasaportunu uzun bir süre uzattırman.

Pasaportunun kopyasını çıkarmanı tavsiye ederim. Eğer bir şey olup da kaybedersen iyi olmaz; çünkü duyduğuma göre pasaport çıkarttırmak en zor işlerden biri.


Vize

Pasaportu aldıktan sonra Amerikan vizesi alman gerekiyor. Senin alacağın vize Milli Eğitim Bakanlığı’yla geldiğin için J-1 vizesi olacak. Eğer kendi imkanlarınla ya da üniversite tarafindan paran ödeniyorsa o zaman F-1 vizesi verirler. Vize başvurusu baya pahalı olmaya başladı. En az $200 harcaman gerekcek; ama olsun bir vize genelde gideceğin programa göre iki seneden beş seneye kadar çıkıyor. Genelde lisans için dört sene, doktora için beş senelik vize verirler.

Diyelim ki Amerika’da bir süre kaldıktan sonra Türkiye’ye ziyarete geldin. Vizendeki tarihe bak,eğer son kullanma tarihi geçmediyse yine aynı vizeyi ve gerekli olan bütün diğer formlarını göstererek kolayca Amerika’ya giriş yapabilirsin; yani vizedeki son kullanma tarihi geçmeden genelde vize almaya gerek kalmaz. Tek koşul öğrenimin hala devam ediyor olması. Mezun olduktan sonra her zaman yeni bir vize alman gerekir.


Gümrük Kontrol

Amerika’ya ilk girdiğin yer genelde vize kontrol noktasıdır. Mesela New York’ta aktarman varsa, valizlerini New York’ta alıp önce gümrük kontrolünden geçmen daha sonra da valizlerini tekrar geri vermen gerekir. Genelde uzun bir sıra oluşur gümrük kontrolde; ama kolay bir şekilde biter; çünkü bir sürü kontrol memuru vardır. Sana verilen bütün formları yanında tutmanda fayda vardır. Ayrıca uçakta doldurttukları gümrük formunu da burada ellerine vereceksin. Uçaktan inmeden bir saat kadar önce gümrük formu verilir. Üzerinde gideceğin yerin adresi, adın, soyadın gibi şeyler sorulur ve yanında getirdiğin şeyleri yazman gerekir. Mesela meyve veya sebze mi getiriyorsun, $10,000’ın üzerinde para mı getiriyorsun gibi şeyler. Bunların hepsini yazmak zorundasın. Eğer yazmazsan ve bulurlarsa Amerika’ya giremeyebilirsin. Dürüstlük gerekiyor. Genelde gümrük kontrol yarım saat falan sürer. Bu yarım saatin içine sırada beklemek de dahildir.


Türk Dernekleri

Amerika’da Türklerin bulunduğu bütün üniversitelerde Türk dernekleri vardır. Gideceğin üniversitenin web sayfasına bakıp orada Türk derneğindeki insanlarla kontak kur. Daha kolayı da var: Direk olarak Google’a git ve üniversitenin ismini ve Turkish Students Association ya da Türk gibi keywordler girerek araştır. En kötü ihtimal üniversitenin öğrenci web sayfalarını bulup oradan Türk ismi bulmaya bak.

Türk derneğindeki insanlar seni hem karşılarlar hem de ilk konaklaman için bir yer bile bulabilirler. İnsanlar seni karşılayamasalar bile en azından gideceğin yere nasıl gitmen gerektiği hakkında bilgi verirler. En son öğrenci derneği listesi için internete bakmanı tavsiye ederim ve Amerika’ya gelmeden önce kesin buradaki insanlarla haberleş, bir tek telefon bilgisi varsa telefonla ara; çünkü senin geleceğin zamanla o insanların senin gideceğin şehirde olmasını en azından garantile.


Yurt mu? Ev mi?

Üniversiteler her şeyi web üzerinden yapıyorlar bugünlerde. Benim tavsiyem üniversitenin yurduna girmen. Genelde yurt bulmak zordur; ama erken başvurursan bulabilirsin. Ayrıca Freshmen için belli bir kotaları vardır her zaman.

Ev bulmak biraz daha zordur genelde; çünkü Türkiye’den Amerika icin ev kiralanmaz, gidip görmek lazım. Eğer geldiğinde bir hafta kadar kalacak bir yer bulabilirsen bir haftada dolaşa dolaşa üniversite etrafında ev bulma şansın olabilir. Tabi bunun için yine erken davranman gerekir; çünkü eğer okullar açılmadan bir hafta önce gelirsen bütün evleri kiralanmış olarak görebilirsin.

Ev ve yurdun arasındaki en büyük fark arkadaşlık ortamıdır. Genelde yurttaki herkesle tanışma ve konuşma şansın vardır,buralar ingilizceni geliştirmen için çok ideal ortamlardır. Evde genelde ev arkadaşınla haşır neşir olursun. Bazı yurtlar senin yemek pişirmene izin verir, bazıları yemeği satın almanı zorunlu kılar. Duş almak için odanın dışına çıkman gerekebilir. Genelde küçük bir alanda yaşarsın. Eve çıkmanın farkı daha büyük bir alana sahip olman, daha fazla sorumluluklarının olması. Sorumluluk olması aynı zamanda özgürlüğü de beraberinde getiriyor. Mesela gaz, elektrik, telefon gibi şeyleri açtırıp her ay fatura ödemen gerekir; ama okulun telefonunu kullanmak zorunda kalmazsın, kendine ait bir odan olur, temizliğini kendin yaparsın, daha konforlu ve gizli olursun.