Amerika Yolculuğu

Yakın ve uzak arkabaların sana: “Aman evladım,Amerika’ya kapağı at da kendini kurtar“, dedi. “Devlet paranı da veriyor, dönünce işin de hazır, senin hayatın artık kurtuldu, şükürler olsun.“ cümlelerini de duydun.

Arkadaşların sana: “Gidince artik orada bir Amerikali’yla evlenirsin, çifte vatandaşlık alırsın, krallar/kraliçeler gibi yaşarsın.“ da dediler. “İngilizceyi şakır şakır konuşursun.“ gibi laflar da duydun. “Oranın kızlarını tavlamak çok kolaymış, Türk olduğunu duyunca hemen üstüne atlıyorlarmış, Türkler’in daha büyük...“ gibi laflar da edildi.

Bunların hepsine bu rehberde değineceğiz. Ama bunlar Amerika’ya gelmenin nedenleri olmamalı.
Amerika’ya neden gelinir? Çünkü son iki yüz yıldan bu yana fırsatlar ülkesi olarak tanınıyor. Amerika’ya gelmelisin; çünkü Amerika dünyanın en gelişmiş sivilizasyonu. En azından onları güçlü yapmış olan özellikleri keşfetmek ve onların en zayıf yönlerini de görebilmek için gelmelisin. Eğer şu ana kadar Türkiye’nin dışına hiç çıkmadıysan şu anda bunu yıkmak için hayatının en önemli şansı duruyor karşında. Hele bunun için bursun da çıktıysa kesinlikle gelmelisin; çünkü üniversitedeki dört sene –hele burdaysan- insanı çok değiştiriyor.


Lisans'ta Gelmek ile Yüksek Lisans'ta Gelmek Arasındaki Fark

Hayatında zorluklarla ne kadar erken karşılaşırsan ve hatalarını ne kadar erken yaparsan geri kalan hayatını o kadar rahat yaşama şansına sahip olursun. Bu şansı kullanmak senin elinde.

Türkiye’nin en başarılı lise mezunları genelde ana kuzusu olur ya da diğer insanlara bağımlı bir yaşam sürerler. Bu belli bir zamana kadar güzeldir. Anne baba cep harçlığını verir, etraftaki herkes tanıdıktır, ekmek elden su gölden, rahat bir hayat...

Artık kendi kararlarını kendinin verme zamanı geldi. Hayatın boyunca diğer insanlara bağımlı yaşamak rahat olabilir; ama istediğin zaman istediğin her şeyi yapabilecek olduğunu ve kendi kararlarını verebilmeyi öğrenip hayatın önüne çıkardığı bütün engelleri aşabileceğini keşfetmek kadar büyük bir zevk yok dünyada.

Genelde çoğu insan Türkiye’de bursla iyi bir üniversitede lisansını tamamlayıp master ve doktora için Amerika’ya gelmeyi düşünür ya da Türkiye’de kalmayı seçip diğer ülkelere gitmeyi hiç düşünmez.Bunlar gayet doğrudur; çünkü ülkemizin bu tür insanlara ihtiyacı var. Amerika’yı seçip dünyanın en gelişmiş ülkesinde hayata meydan okumak da senin gibi insanların seçimi. Türkiye’de kalarak ülkemize çok faydalı olabilirsin; ama Amerika’ya gelerek ülkemizi en iyi şekilde Amerika’ya hatta dünyaya tanıtma olanaklarına çok daha kolay sahip olursun.

Amerika’dan alınmış bir üniversite diploması dünyanın her yerinde kapıları açar. Özellikle senin gibi bir insanın gideceği iyi üniversitelerden alınmışsa.

Ekonomi konusuna gelince içini rahatlatayım. Buraya geldikten sonra eğer Türkiye’ye dönmenin senin ve ülkemiz için en iyi olacağını düşünüyorsan devlet sana işini hazırlamış durumda ve Türkiye senden verebileceğin en iyi hizmeti bekliyor, hem de hiçbir borcun olmadan.

Eğer mezuniyetten sonra Amerika’da kalmayı düşünüyorsan: Burada doktoradan mezun olmuş bir elektronik mühendisinin aldığı yıllık ücret $100,000 dolardan başlar. Eğer lisansını burslu yapıp yüksek lisansının parasını okuluna karşılattıysan Türkiye’ye borcun yaklaşık $200,000 dolar civarı olur. Bu Türk parasına çevrilip borcun takside bağladıysa aldığın maaşla rahat bir yaşam geçirerek borcunu birkaç yılda ödeyebilirsin. Eğer yüksek lisansa geldiysen, tavsiyem, bir an önce burs bulup bursunu kestir, bu sayede hiç borcun olmaz.

İyi bir karar vermek için risklere ve getirilere bakmak gerekir. Eğer tahmin edilen risklerin toplamı tahmin edilen getirilerin toplamından küçükse düşünülen şey yapılır, değilse yapılmaz.


Çevrenin İnsana Kazandıracakları

Amerika’ya gelmenin sana kazandıracağı birkaç şeyden bahsedeyim:

1. Süper İngilizce: Evet, su gibi şakır şakır ingilizce konuşmayı öğreneceksin.Tabi bunun olabilmesi icin dışarı çıkıp insanlarla konuşman, kitaplar okuman, derslerinde sorulara cevap vermen, televizyon seyredip müzik dinlemen yapman gereken şeylerden bazıları.

2. Olaylara Yeni Bir Bakış Açısı: Evet daha önce farkında olmadığın için büyük ihtimalle dikkat etmedin. Başka ülkelerde insanlar başka şekillerde düşünüyorlar. Başka ülkelerdeki insanların ellerindeki bilgiler ve okudukları veya izleyip dinledikleri şeyler senin ülkendekilerden çok daha farklı. Daha farklı bir mizah ve milliyet anlayışları var.

3. Kültürlerle Karşılaşmak, Ufkunu Genişletmek: Amerika’nın özellikle en doğusundaki ve en batısındaki eyaletlere gidersen bütün dünyadan insanlarla tanışma şansı bulacaksın. İki üç seneye kalmaz birinin nereden geldiğini ve hangi dilin hangi lehçesini konuştuğunu bir bakışta anlayabileceksin. Tabi koskoca Amerika’ya coğrafya öğrenmek için gelmiyorsun.


Üniversite Nasıl Seçilir?

Amerika’ya gelmeye karar verdin, iyi, güzel; ama bütün üniversiteler aynı değil.Üniversite seçerken dikkat edilmesi gereken bazı kurallar var. Öncelikle tanınmışlık. Çoğu şirket tanınmış üniversitelerden mezun olan insanları tercih eder. Mesela MIT ve Santa Monica Community College karşılaştırılamaz. Bir üniversitenin genel olarak ve bölümsel olarak ne kadar tanınmış ve iyi olduğunu öğrenmek için genelde dergilerin yaptığı sıralamalara bakarsın.


Üniversite Rankingleri (Sıralamaları)

US News and World Report dergisi her sene Amerika’daki üniversitelerin sıralamasını yapar. Google’a girip “university rankings” diye bir araştırma yapar yapmaz ilk seçeneklerden biri olarak karşına çıkar. Genel olarak onların sıralaması iyi bulunur. Bölümlere göre yapılan sıralamalar genel sıralamalara göre daha faydalıdır. Bir üniversite genel olarak ünlü olabilir; ama senin gideceğin bölüm iyi değilse bence gitmene gerek yok. Genelde sıralamalarda okulun araştırma için aldığı para, profesörlerin yazdığı makaleler kadar bir sürü şey göze alınır.


Üniversite Ortamı

Üniversitenin bulunduğu şehire ya da üniversitenin şehre uzaklığına göre üniversite ortamı çok değişiklik gösterir. Mesela Los Angeles, New York, Chicago gibi eyaletlerdeki üniversiteler Colorado, Kansas veya Texas gibi eyaletlerdeki üniversitelere göre çok daha değişiktir.

Büyük şehirlerin içinde olan üniversitelerdeki insanlar ve ortam çok daha değişiktir; çünkü yaşam daha renkli ve zordur. Çoğu insan derslere çalışmanın yanında işlerde de çalışmak zorunda kalır. Ev ücretleri ve yaşam çok pahalıdır; ama hayat cok daha renkli geçer. Her türlü sosyal aktivite ve milyonlarca değişik kültürden insanlarla karşılaşırsın. Kampüste sıkıldığında şehirde yapacak bir sürü şey bulunur.

Ufak şehirlerde ya da şehirden uzak olan üniversitelerde ise yapılabilecek her şey üniversitededir. Ufak şehirlerdeki hayat kesinlikle büyük şehre göre daha renksiz geçer. Amerika’yı tamamen yaşayabilmen için benim tavsiyem büyük bir şehre gitmen.


Danışman (Advisor) Nasıl Seçilir?

Okuldaki profesörler çok önemlidir, özellikle master ve doktora seviyesinde. Profesörlerin ne kadar tanınmış ya da iyi olduğunu öğrenmek için web sayfalarına gidip bak, ayrıca Google’da isimleriyle araştırma yap. Dikkat edilmesi gereken noktalar profesörün en son yazdığı makaleler, araştırma için bulduğu para miktarı, mezun olan öğrencilerinin yaptığı işler, profesörün üyesi olduğu profesyonel dernekler, üyelik derecesi ve de kazandığı ödüllerdir. Bunların yanında profesörlerle ve de onların öğrencileriyle konuşmalısın. Genç profesörler ve yaşlı profesörler seninle çok daha değişik şekillerde çalısacaklardır. Genelde elli yaşına gelmiş olan profesörler kendilerini ispatlamış ya da full profesörlük ünvanını kazanmış olurlar. Çok ünlü profesörlerle çalışmanın güzel tarafı mezun olunca senin de ünlü olma ya da iş bulma şansının artmasıdır.

Genç profesörler otuz, otuz beş yaşlarında kendilerini ispatlama zamanındadırlar ve de çok çalışırlar. Seni de çalıştırma olasılıkları yükselir. Bir profesör full profesörlüğü almışsa genelde daha rahat bir danışmanlık yapar.

Ayrica senin çalışma stiline uygun bir profesör bulman çok daha faydalı olur. Bir araştırmada ya da projede iyi bir iş yaptığını nasıl bilirsin?

Eğer bu soruya cevabın “içimde bir his olur” ya da “ben bilirim” gibi bir cevapsa rahat bir profesörle ve senin kendi düşüncelerinle serbest hareket etmeni sağlayacak bir profesörle çalış.

Eğer cevabın “insanlar bana böyle söyler” ya da “başkalarından aldığım cevaba göre” ise o zaman seninle daha çok ilgilenecek ve de senin yaptığın şeyleri durmadan kontrol edecek bir profesör bul kendine.